Forumul asociatiei femeilor musulmane 'EL NUR' din Republica Moldova
Doriți să reacționați la acest mesaj? Creați un cont în câteva clickuri sau conectați-vă pentru a continua.
Forumul asociatiei femeilor musulmane 'EL NUR' din Republica Moldova
pentru femeile muslim din R. Moldova şi din toata lumea :)
BİNE ATİ VENİT PE FORUMUL DESTİNAT EXCLUİV FEMEİLOR femeimusulmane.md!!
Mevlid Kandili, 12-13 Ocak Pazar-Pazartesi
Üç Ayların Başlangıcı, 30 Nisan Çarşamba:::::::::Regâib Kandili, 01-02 Mayıs Perşembe-Cuma:::::::::Mi’râc Kandili, 25-26 Mayıs Pazar-Pazartesi:::::::::Berât Kandili, 12-13 Haziran Perşembe-Cuma::::::::Ramazân’ı Şerif Başlangıcı, 28 Haziran Cumartesi:::::::::Kadir Gecesi, 23-24 Temmuz Çarşamba-Perşembe:::::::::Ramazan Bayramı 1. Gün, 28 Temmuz Pazartesi::::::::::Ramazan Bayramı 2. Gün, 29 Temmuz Salı
Ramazan Bayramı::::::::::3. Gün, 30 Temmuz Çarşamba:::::::::Arefe, 03 Ekim Cuma
Kurban Bayramı:::::::::1. Gün, 04 Ekim Cumartesi::::::::Kurban Bayramı 2. Gün, 05 Ekim Pazar:::::::Kurban Bayramı 3. Gün, 06 Ekim Pazartesi::::::::Kurban Bayramı 4. Gün, 07 Ekim Salı:::::::::Hicrî Yılbaşı, 25 Ekim Cumartesi::::::::Aşûre Günü, 03 Kasım Pazartesi
anul convertirii : 2010 Data nasterii : 18/01/1987 Varsta : 37 Data de inscriere : 29/08/2010 Localizare : CHİŞİNAU Ocupatie : sotie şi mamica fericita elhamdullillah Stare de spirit : elhamdullillah Mesaje : 908
Subiect: Hümeze suresi.....104 Tefsiri Mar Ian 24, 2012 3:50 am
M. Ali KAYA
GİRİŞ Kur’an-ı Kerimde 104 sure olan Hümeze Suresi 32. Sure olarak Mekke’de inzal edilmiştir. 9 ayet, 30 kelime 130 harftir.
Sure insan haysiyet ve şerefini korumayı amaçlamaktadır. Bu sebeple ismini insanı gıybet ve arkadan çekiştirerek onun haysiyet ve şerefini lekedar etmek anlamındaki “Hümeze” kelimesinden almıştır. Yüce Allah bu surede malı ile övünen, insanları arkadan çekiştiren ve alay edenleri büyük bir azap ile tehdit etmektedir. “Hümeze” kusur saymak, “Lümeze” ise alay edip küçük düşürmek anlamına gelmektedir. (V. Zuhaylî, Tefsiru’l-Münir, 15:624)
Kur’ân-ı Kerimin ortaya koyduğu hükümlerde genel kural şudur: “Sebebin hususiliği lafzın umumiliğine zıt değildir.” Yüce Allah hususi sebepler tahtında ayetini inzal buyurmuştur; ama ayetler umumiyet ifade ederler ve kıyamete kadar geçerli olan umumi kuralları vazeden hükümler ortaya koyarlar.
NÜZUL SEBEBİ Velid b. Muğire, Ümeyye b. Halef, Ahnes b. Şüreyk hakkında inzal edildiği rivayet edilir. (İbn-i Kesir, Tefsir, 4:450) Onlar zengin ve önde gelen kimselerdi. Bütün işleri malları ve kendileri ile övünmek ve mallarını biriktirip saymak ve peygamberle alay etmek, mü’minleri ayıplamak, dilleri ile ve işaretlerle alay etmekti. Peygamberimizi (sav) ve sahabeleri gıyabında gıybet ederler, yüzlerine karşı da dilleri ile ayıplayarak incitirlerdi. Bu durum müşriklerin ileri gelenlerinin çoklarında vardı.
Sure, mutlak üslubu ile mü’minlerin alay etmemeleri, dilleri ve hareketleri ile insanların manevi şahsiyetlerini rencide etmemelerini istemiş ve bu davranışları yasaklamıştır.
YÜCE MEÂLİ Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla... 1. İnsanları diliyle ve kaş ve göz işaretleri ile alay eden, gönüllerini kıranların vay haline! 2. O insan ki malı yığar ve sayar. 3. Malı da kendisi de dünyada ebedi kalacağını zanneder, 4. Hayır! Yemin olsun ki o, Hutameye atılacaktır. 5. Hutame’nin ne olduğunu nasıl anlayacak ve nereden bileceksin. 6. O Allah’ın tutuşturulmuş ateşidir. 7. Gönüllere ve kalplere işler. 8. O ateş dolu cehennem üzerlerine kapanıp kilitlenecektir. 9. Uzatılmış sütünlarla...
TEFSİRİ1. İnsanları diliyle ve kaş ve göz işaretleri ile alay eden, gönüllerini kıranların vay haline! Hümeze: Çekiştirici, dürtücü, ayıplayıcı, çimdikleyici, kakıcı, istihza eden ve gıybet edici ve arkadan konuşan demektir. Yine “Hümeze” dil ile zarar veren, gıybet, dedikodu, ayıplama ve gammazlık yapan kimse demektir. Velid b. Mugire ve benzerleri kötü lakaplar takarak insanlarla alay ederdi. Lümeze: Herkese bir ayıp ve kusur bularak azarlamayı ifade eder. El ile ve işaretlerle, kaş ve göz işaretleri ile alay eden anlamına gelir. Buna insanları güldürmek için davranışlarını taklit edenler buna dâhildir. Yüce Allah bir ayetinde “Kendi nefsinizi ayıplamayın” (Hucurat, 49:11) buyurur. Yüce Allah bu ayette başkasını ayıplamayı yasakladığı gibi, kendi nefsini ayıplamayı da yasaklamıştır. Çünkü insanın kendisini günahından dolayı kınaması ayrıdır, kendini devamlı olarak suçluluk psikolojisi ile öz güvenini kaybetmesi ayrıdır. Kendine olan özgüvenini kaybeden kimse hayatta hiçbir şeye cesaret edemez. İbn-i Abbas (ra) “Hümeze, gıybetçi, lümeze ayıplayıcı anlamına gelir” demiştir. Bu gerçekten ahlâkî bir problemi ve kişinin düşük seviyesini gösteren bir davranış şeklidir. Başkalarını onların bulunmadığı yerde gıybetini yaparak, hazır bulundukları yerde de ayıplayarak incitmek kişinin düşük ve basit ruh halini ve düşük ahlakî durumunu gösterir.
2. O insan ki malı yığar ve sayar. Dünyada ebedî kalacak gibi dünya sevgisini kalbinde taşımak, bunu da malı yığarak sayma ve her şeyden çok paraya ve mala değer vermekle göstermek de düşük bir ahlakî durumdur. Bir kimsenin ölümü düşünmemesi ve dünyada ebedi kalacak gibi davranması cehalet olarak ona kâfidir. Malını biriktirerek cimrilik edip kimseyi faydalandırmaması da günah olarak kendisine kâfidir. Hukemâ “Bir insana şeref olarak cömertlik, düşkünlük olarak da cimrilik yeterlidir. Cömerdin malında bereket vardır. Cimrinin malı ise insana fayda sağlamaz. Cömerdin ekmeği şifa, cimrinin malı insana sıkıntı ve zarar verir” demişlerdir.
3. Malı da kendisi de dünyada ebedi kalacağını zanneder. Dinin her şeyden önce insan “Allah’ın baki, Allah’tan başka her şeyin fani” olduğunu öğretir. Topladığı malına güvenir ve malı olmayanı ayıplar, malının kendisini her yönden koruyacağını zanneder. Hâlbuki iman, sıhhat, huzur, şifa ve mutluluk gibi güzel nimetlerin hiçbiri mal ile alınan şeyler değildir. Aynı şekilde Allah’ın rızası ve cennet de malı insanların hizmetine ve faydasına kullananlar içindir. Yüce Allah gözleri malda, işleri güçleri gammazlıkta olanların durumunu açıklamaktadır. Biriktirdiği malın başına ne belalar açacağını düşünmezler de kendilerini her türlü tehlikeden mallarının koruyacağını zannederler. Böylece hayal dünyalarında kendi kuruntuları ile yaşarlar. 4. Hayır! Yemin olsun ki o, Hutameye atılacaktır. Hayır! İş bildiğiniz gibi değildir. Kesinlikle gıybetçi ve ayıplayıcının yeri cehennemdir. “Leyünbezenne” kelimesindeki “Lam” kasem, yani yemin içindir. “Nun” ise te’kid içindir. İman etmeyen, inananlarla alay eden, dünyayı ebedi, malını ve kendisini de ebedî kalacak gibi düşünen, maldan başka bir şeye değer vermeyenler kesinlikle Hutameye atılacaklardır.
5. Hutame’nin ne olduğunu nasıl anlayacak ve nereden bileceksin. Hutame, içine atılan her şeyi hor ve hakir bir hale sokarak parçalayan ve yakan ateş anlamına gelmektedir. O ateşin ne olduğunu bilir misin? O içine atılan her şeyi yakıp yok eden ateştir. Akıllar onu idrak edemez ve başa gelmeyince de korkunçluğu tasavvur edilemez. Hutame, dilcilerin ifadelerine göre “önüne geleni yalayıp yutan dehşetli ateş” anlamına geldiğini ifade etmektedirler.
6. O Allah’ın tutuşturulmuş ateşidir. Yüce Allah “Hutame”nin bilinen bir ateş olmadığını ifade etmek için “onu nereden bileceksin” ifadesi ile belirterek dikkatimizi çekmiştir. “Derileri piştikçe azabı iyice tatsınlar diye onlara yeniden deri giydiririz” (Nisa, 4:56) ayeti azabın devamlı olduğunu ifade etmektedir. Yüce Allah onların bu durumunu “Ne yaşarlar ve ne de ölürler ki kurtulsunlar” (A’lâ, 87:13) ayeti ile açıklamaktadır.
7. Gönüllere ve kalplere işler. Bütün bozuk inançlar, kötü düşünceler ve fikirler kalplerden çıktığı ve kalplerde yerleştiği için yüce Allah bu ateşin kalbe işleyeceğini özellikle belirtmiştir. Kalbe işleyen ateş ise normal ateşe benzemez, maddi ateşin ötesinde manevi kalbi yakan manevi yönüne de dikkatimizi çeker ki bu “pişmanlık ve hasret ateşi” gibi kalbi yakan yönünü de ifade eder. Ittıla: Bir şeyin tam olarak idrak edilmesi anlamını ifade eder. Bu ise maddi azabın yanında bunu hissettiren kalbe işleyen ruhâni azabın şiddetini ifade etmektedir. (Âlûsi, 20:296) Gerçekten de kalb ateşi daha şiddetlidir. Her türlü günah önce kalbde yeşerdiği ve kalbin kabulü ile yapıldığı için yüce Allah kalbin de azap çekeceğini belirterek beden ve kalp, ruh ve bedenin beraber azap çekeceklerini ve her birinin azabının da kendisine göre olduğunu belirtmiştir.
8. O ateş dolu cehennem üzerlerine kapanıp kilitlenecektir. Ateşin onları kuşattığı gibi bütün her yeri sardığını ve bu ateşten kurtuluşun mümkün olmadığını da ifade için kapıların üzerlerine sım sıkı kapatılarak içinden çıkılamayan bir ateş olduğunu belirtir. Başka ayetlerde yüce Allah “Üzerlerine kapıları kapatılmış bir ateş” (Beled, 90:20) ve “Ne zaman oradan çıkmak isterlerse yine içerisine sokulurlar” (Hac, 22:22) ayetleri ile açıklık getirmiştir. Veya kuyu gibi derin bir çukurda olup üzeri kapatılmıştır ki bundan çıkıp kurtulma ümidi ve imkânı yoktur. Ne de herhangi bir rüzgâr ile serinlemek de mümkün değildir. Hz. Ali (ra) “Ne aciptir ki insan yer altında ateş kaynayıp dururken üzerinde Allah’a isyan eder” buyurarak hem cehennemin bize yakın olduğunu, hem de dünyanın ateş üzerinde bulunduğunu ifade ederek yer altında bulunan “Mağma”ya işaret etmiştir. Nasıl ki yerin altında bulunan mağma tabakasında 200. Bin derece ısı vardır ve içinde bütün madenler erimiş bir şekildedir, yer kabuğu ile sarılı olduğu için de içindekilerin dışarıya kaçıp kurtulma gibi bir imkânı yoktur; cehennem dahi bundan daha dehşetli olmak gerektir.
9. Uzatılmış sütunlarla... Hutame’nin ateşinden kurtuluş mümkün değildir. Çünkü cehennem kuyusu içindeki bu ateşin üzerine yine ateşten sütunlarla kapatılmış kapılar vardır. Çıkmak ve kurtulmak mümkün olmadığı gibi, ateşin azaltılması ve azabın hafiflemesi de mümkün görülmemektedir. Amed: Ateşten yapılan sütunlardır. Cehennemin etrafını ve kapılarını kuşatmış, sarıp sarmalamıştır; içindekilerin daha kurtuluş ümidi kalmamıştır. Rivayetlerde cehennemin yedi tabakası bulunmaktadır. Bunlar: Cehennem, Lezâ, Saîr, Sakar, Hâviye, Hutame, Cahîm isimlerinde birbirinin altında yedi tabakadır. En üst tabakanın adı Cehennem olup Kur’ân-ı kerimde 77 ayette geçmektedir. Bu cehennem azabı en hafif olan tabakasıdır ki mü’minlerin günahkârları buraya girerler. Sonuçta peygamberimizin (sav) şefaati ile kalbinde zerre kadar imanı bulunanlar buradan çıkarılır ve cehennem boş kalır. Yüce Allah burayı ateşle doldurarak ehl-i cehennem olan kâfiler üzerine kapatılır ve kilitlenir. Bundan sonra kâfirlerin cehennemden kurtulma ümidi kalmaz. Allah onları terk eder gibi bırakacaktır. (Tirmizi, Nevadiru’l-Usul, s. 139)
SONUÇYüce Allah bu sure-i celîlede iman edenleri ve başka bir suçu olmayanları gaibde gıybet ve dedikoduyla, hazır oldukları zaman da kınayarak, iğneleyerek gözden düşürmeye çalışan ve hakaret edenlerin durumunu ve hakikatini ortaya koyarak bizleri ikaz etmektedir. Mü’minlerin bu gibi şeni ve kötü durumlara düşmemeleri konusunda uyarmaktadır. Mukabele-i bilmisil olarak ve intikam almak için de olsa böyle alçakça bir duruma düşmemelerini istemektedir. Peygamberimiz (sav) buyurdular: “Allah’ın en şerli kulları fısıltı ile dolaşanlar, dostların arasını açanlar ve suçu olmayanlara ayıplayıcı lakaplar takanlardır” (Kurtubî, Tefsir, 20:181)
Sure-i celile ayrıca dünya ve mal sevgisinin kötü sonuçlarını da göstererek mü’minleri dünyaya ve mala fazla gönül bağlamamaları konusunda ikaz etmektedir. İnsan için en değerli hazine “ilim” ve bu ilmin gerektirdiği “salih ameldir.” Mala güvenmek insanı felakete götürürken malı ile övünmek de ucub, kibir ve gurur gibi kötü huyların kaynağını teşkil etmektedir. Hz. Ali (ra) “Mal bekçileri öldü; âlimler ise zaman durdukça yaşamaya ve insanlara faydalı olmaya devam ederler” buyurarak bunu güzel bir şekilde ifade etmiştir.
Peygamberimize (sav) soruldu: “Ey Allah’ın Resulü! Ramazan ayı geldiği zaman ve Kadir Gecesinde Allah’a nasıl yalvaralım, ne isteyelim ve ne şekilde dua edelim? Peygamberimiz (sav) cevap verdiler: “Cehennem azabından Allah’a sığının ve Allah’tan Cenneti isteyin. Kadir gecesinde de ‘Allah’ım sen affedicisin, affetmeyi seversin. Bizleri affet’ diye dua edin” (Tirmizi, Daavât, 12)
** DUA:
“Allah’ım! Senden cenneti istiyor, cehennem azabından sana sığınıyoruz. Bize cenneti ve cennete götürecek amelleri nasip et. Cehennemden ve bizi cehenneme götürecek olan amellerden uzaklaştır. Allah’ım! Sen affedicisin affetmeyi seversin, bizleri, anne ve babamızı affet!” Âmin…