Forumul asociatiei femeilor musulmane 'EL NUR' din Republica Moldova pentru femeile muslim din R. Moldova şi din toata lumea :) |
BİNE ATİ VENİT PE FORUMUL DESTİNAT EXCLUİV FEMEİLOR femeimusulmane.md!! Mevlid Kandili, 12-13 Ocak Pazar-Pazartesi
Üç Ayların Başlangıcı, 30 Nisan Çarşamba:::::::::Regâib Kandili, 01-02 Mayıs Perşembe-Cuma:::::::::Mi’râc Kandili, 25-26 Mayıs Pazar-Pazartesi:::::::::Berât Kandili, 12-13 Haziran Perşembe-Cuma::::::::Ramazân’ı Şerif Başlangıcı, 28 Haziran Cumartesi:::::::::Kadir Gecesi, 23-24 Temmuz Çarşamba-Perşembe:::::::::Ramazan Bayramı 1. Gün, 28 Temmuz Pazartesi::::::::::Ramazan Bayramı 2. Gün, 29 Temmuz Salı
Ramazan Bayramı::::::::::3. Gün, 30 Temmuz Çarşamba:::::::::Arefe, 03 Ekim Cuma
Kurban Bayramı:::::::::1. Gün, 04 Ekim Cumartesi::::::::Kurban Bayramı 2. Gün, 05 Ekim Pazar:::::::Kurban Bayramı 3. Gün, 06 Ekim Pazartesi::::::::Kurban Bayramı 4. Gün, 07 Ekim Salı:::::::::Hicrî Yılbaşı, 25 Ekim Cumartesi::::::::Aşûre Günü, 03 Kasım Pazartesi
|
Ultimele subiecte | » O porunca importanta: RugaciuneaSam Dec 27, 2014 3:53 pm Scris de Sevde» Probleme pe care un musulman trebuie så le evite:Sam Dec 27, 2014 3:46 pm Scris de Sevde» citatul zilei!Lun Dec 22, 2014 2:50 pm Scris de Kagome San» İnforatii despre haj si umre!!!Joi Iun 19, 2014 3:04 pm Scris de marianna» Cum ne rugam in Noaptea Beraat(noaptea iertarii)Joi Iun 12, 2014 10:03 am Scris de marianna» NOAPTEA DE BERAATSam Mai 31, 2014 1:07 am Scris de Selma Nuran» Bucataria turceasca! si nu numai!Mier Mai 21, 2014 6:36 am Scris de Selma Nuran» Rochii de mireasaLun Mai 19, 2014 7:06 am Scris de Kagome San» Modele de a purta hijabulLun Mai 19, 2014 6:58 am Scris de Kagome San» Calendar islamic 2014Joi Mai 15, 2014 7:12 am Scris de Selma Nuran» Falafel Chiftele de nautJoi Mai 15, 2014 7:11 am Scris de Selma Nuran» Legile forumului!!!!!!!!!!Joi Mai 15, 2014 7:09 am Scris de Selma Nuran» Postul(oruci). Tipurile de postLun Mar 24, 2014 2:23 am Scris de Selma Nuran» Ce simțim atunci când murim? Mier Mar 19, 2014 11:21 pm Scris de Selma Nuran» Citate de Dschalal ad-Din Muhammad Rumi mai numit si MevlanaMar Mar 18, 2014 2:03 am Scris de Sevde» femeia musulmana modernaLun Mar 03, 2014 10:05 am Scris de Selma Nuran» Care este motivul pentru care au fost creaţi oamenii?Vin Feb 21, 2014 10:23 pm Scris de Selma Nuran» Avem voie musulmanii sa sarbatoreasca Craciunul şi Anul nou? Hadisuri la aceasta tema.Sam Feb 01, 2014 12:09 pm Scris de Vizitator » Numerele in ArabaSam Feb 01, 2014 7:49 am Scris de Vizitator » FECIOARA MARIA,O FEMEIE EXEMPLARA (Allah fie multumit de ea) Lun Dec 23, 2013 2:20 pm Scris de Sevde |
Cine este conectat? | În total sunt 2 utilizatori conectați: 0 Înregistrați, 0 Invizibil și 2 Vizitatori
Nici unul
Recordul de utilizatori conectați a fost de 118, Lun Iul 31, 2017 6:57 pm
|
|
| Allah (c.c.) Kuran'da Namaz hakkında neler buyuruyor? | |
| | Autor | Mesaj |
---|
Selma Nuran Admin
anul convertirii : 2010 Data nasterii : 18/01/1987 Varsta : 37 Data de inscriere : 29/08/2010 Localizare : CHİŞİNAU Ocupatie : sotie şi mamica fericita elhamdullillah Stare de spirit : elhamdullillah Mesaje : 908
| Subiect: Allah (c.c.) Kuran'da Namaz hakkında neler buyuruyor? Mar Feb 21, 2012 1:43 am | |
| 1. "Şüphesiz ki namaz hayasızlıktan ve kötülükten alıkoyar."
Ankebût sûresi (29), 45
Âyet-i kerîmenin tamamının anlamı şöyledir: "Sana vahyedilen kitabı oku ve namazı kıl. Şüphesiz ki namaz hayasızlıktan ve kötülükten alıkoyar. Allah'ı anmak elbette en büyük ibadettir. Allah yaptıklarınızı bilir."
Âyette hayasızlık ve kötülük diye tercüme edilen "fahşâ" ve "münker" kelimelerinin anlamı daha kapsamlıdır. Fuhşiyat, açıktan ve alenî işlenilen bütün çirkinlikleri, edepsizlikleri ve ahlâk dışı davranışları ifade eden bir kelimedir. Münker de, aklın ve şerîatın beğenmediği bütün uygunsuz davranışları ve günahları ifade için kullanılır. Öncelikle namaz içinde böyle şeyler yapılmaz, onun gerektirdiği bütün edeplere uyularak namaz kılınır. Gerçekten şuurla ve hakikatına erilerek, farkında olunarak, ne olduğu bilinerek kılınan bir namaz, namaz dışında da insanı her türlü çirkinlikten, uygunsuz davranıştan, edep dışı hareketlerden alıkoyar. Onun için Resûl-i Ekrem Efendimiz: "Kim namaz kılar da o namaz kendisini hayasızlıktan ve kötülükten alıkoymazsa, o namaz olsa olsa onun Allah'tan daha fazla uzaklaşmasını sağlar" buyurmuştur (Münâvî, Feyzü'l-kadîr, VI, 221). Kur'an'ın namazla ilgili birçok âyeti vardır. Nevevî'nin konuyla ilgili olarak sadece bu âyetle yetinmesinin sebebi, onun kapsayıcılığından olsa gerektir.
2. "Namazlara, özellikle orta namaza devam ediniz."
Bakara sûresi (2), 238
Beş vakit namazı eksiksiz kılmak ve bunu ara vermeksizin yapmak gerekir. Çünkü âyetteki muhafaza kelimesi namazların eksiksiz, en mükemmel şekilde ve vaktinde kılınması gibi özellikleri kapsamına alır. Ayrıca bütün rükünlerini ve şartlarını da yerine getirerek namaz kılmamız icap eder. Zira âyetin devamındaki "Allah için boyun eğerek kalkın namaza durun" emri bunu gerektirir. Burada geçen kunut tabiri, taati, huşûu, boyun eğmeyi ve ayakta durmayı ifade eder ki, dilimizde buna divan durmak denir. Peygamberimiz: "Namazın en faziletlisi kunutu uzun olandır" buyurmuştur (Müslim, Müsâfirîn 164-165).
Orta namaz dediğimiz salât-ı vustânın hangi vaktin namazı olduğu hakkında çeşitli görüşler ileri sürülmüşse de, genel kabul gören ikindi namazı olduğudur. Sahâbeden Hz.Ali, İbni Mes'ûd, Ebû Eyyûb, İbni Ömer, Semüre İbni Cündeb, Ebû Hüreyre, İbni Abbas, Ebû Saîd el-Hudrî, Hz.Âişe ve daha birçokları salât-ı vustânın ikindi namazı olduğu görüşündedir. Ebû Hanîfe, İmam Mâlik, bir görüşünde İmam Şâfiî ve Ahmed İbni Hanbel de aynı kanaattedirler. Hz.Ömer, Ebû Mûsa ve Muâz'ın da aralarında bulunduğu bazı sahâbîler ise sabah namazı olduğunu söylemişlerdir. Bazı sahâbîlerin öğle namazı, bazılarının akşam, bazılarının da yatsı namazı dedikleri nakledilir. Hatta bu görüşler cuma namazından bayram namazına kadar uzanan bir çerçeveye oturtulmaya çalışılır. Bunların her biri üzerinde duracak değiliz. Fakat Peygamber Efendimiz'in: "Orta namaz ikindi namazıdır" hadisi (Tirmizî, Salât 19) ve Ahzab harbi gününde: "Bizi orta namazdan, ikindi namazından alıkoydular. Allah onların evlerini ve kabirlerini ateşle doldursun" (Müslim, Mesâcid 205) buyurması,"ikindi namazıdır" diyenlerin delilini teşkil etmektedir. Ayrı namazlar olduğunun ifade edilmesi de, bütün namazların korunması ve hiçbirinin ihmal edilmemesi gerektiğini ortaya koyar. Nitekim âyetin başında bütün namazları muhafaza ediniz emrinin yer alması bunun en kesin delilidir.
3. "Eğer tövbe ederler, namazı kılarlar, zekâtı verirlerse onları serbest bırakın."
Tevbe sûresi (9), 5
Bu ayetin tamamının anlamı şöyledir: "Haram ayları çıkınca Allah'a ortak koşanları nerede bulursanız öldürün; onları yakalayın, hapsedin ve her gözetleme yerinde oturup onları bekleyin. Eğer tövbe ederler, namazı kılarlar, zekâtı verirlerse onları serbest bırakın. Çünkü Allah bağışlayan, esirgeyendir."
İnsanın mü'min olmasının en önemli göstergelerinden biri namazdır. Namaz kılan insana âyette geçen muamelelerin hiçbiri yapılmaz. Bu âyetin hükmü müşrik Arapları kapsamaktadır. Onlar iman edip namaz kılmayı ve zekât vermeyi kabul edince, daha önce yapmış oldukları şeyler, küfür ve haksızlıklar bağışlanır. Çünkü İslam insanın geçmişini örter, kişi âdeta hayata yeni başlamış ve dünyaya yeni gelmiş gibi muamele görür.
4. "Cuma namazı kılınınca yeryüzüne dağılın ve Allah'ın lütfundan isteyin. Allah'ı çok zikredin ki kurtuluşa eresiniz."
Cum'a sûresi (62), 10
Cuma namazından önce ve sonra kılınacak sünnet namazlar hakkında 101 numaralı hadiste bilgi verilmiştir. Bu âyet-i kerîmenin bulunduğu Cuma sûresinin dokuzuncu âyetinde cuma ezanı okununca, işi gücü bırakıp Allah'ı anmak üzere cuma namazı kılınması gerektiği belirtilmekte, açıklamakta olduğumuz yukarıdaki onuncu âyette de cuma namazını kıldıktan sonra herkesin tamamen serbest olduğu, dilediği şekilde hareket edebileceği ifade edilmektedir. Diğer bir söyleyişle, cuma namazını kılan kimsenin bu görevini yerine getirmiş olduğu, şayet ticaretinin başına dönmek istiyorsa dönebileceği, ilim öğrenmek istiyorsa tekrar kitaplarının başına oturabileceği, ibadet etmek istiyorsa dilediği şekilde ibadet edebileceği, hatta dinlenmek istiyorsa dinlenebileceği ortaya konmaktadır. Âyet-i kerîmedeki "yeryüzüne dağılın" ifadesi kesin bir emir değildir. Artık herkesin dilediğini yapmakta serbest olduğu yönünde bir açıklamadır.
Âyet-i kerîmenin devamındaki "Allah'ı çok zikredin ki kurtuluşa eresiniz" buyruğu, cuma namazı kılanlara bir hatırlatma ve uyarı mâhiyetindedir. Yüce Rabbimiz bu kısa ve özlü tavsiyesi ile bize şöyle demektedir:
Siz cuma namazını kılmakla bir görevi yerine getirdiniz, artık dağılıp gidebilirsiniz; ama kendinizi büsbütün dünyaya kaptırmayın. Kalbinizi devamlı surette canlı ve uyanık tutabilmek için işinizin başında veya evinizde iken yahut bir yere gelip giderken Allah'ın adını anıp zikrederek, zaman zaman Kur'an okuyarak, nâfile namazlar kılarak, Allah'ın kullarına ve diğer mahlûkatına iyi davranıp hizmet ederek, O'nun size esirgemeden verdiği lütufları düşünerek Cenâb-ı Hakk'ı her fırsatta anıp zikredin. Böyle davranırsanız Allah'ın rızâsını kazanabilir ve dolayısıyla kurtuluşa erebilirsiniz.
5. "Gecenin bir bölümünde de uyanıp kalk ve sana mahsus olmak üzere, nâfile namaz kıl; ola ki bu sâyede Rabbin seni övgüye değer bir makama ulaştırır." İsrâ sûresi (17), 79
Âyet-i kerîmede Peygamber Efendimiz'den, gecenin bir kısmında uykudan kalkması ve namaz kılması istenmektedir. Arapçada geceleyin uykudan uyanarak namaz kılmaya teheccüt dendiği için bu namaza da teheccüt namazı adı verilmiştir.
Peygamber Efendimiz bütün gece uyumayıp namaz kılan sahâbîlerini ikaz etmiş, bunun vücudu yorgun düşüreceğini dikkate alarak bütün gece ibadet etmeyi doğru bulmamıştır. 152 numaralı hadiste geniş bir şekilde ele alındığı üzere, Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem genç sahâbîsi Abdullah İbni Amr İbni Âs'ın kendini hırpalarcasına ibadet etmesini yasaklamıştır.
Âyet-i kerîmeden anlaşıldığına göre teheccüt namazı sadece Peygamber Efendimiz'in şahsına mahsus bir ibadettir. Bu ibadetin Resûlullah için fazladan bir fazilet yani mendup ve nâfile olduğunu söyleyen âlimler vardır. Onları böyle düşünmeye sevk eden, Peygamber aleyhisselâm'ın geçmişte kalan ve ileride işlenmesi mümkün görülen bütün günahlarının bağışlanmasıdır. Ümmeti için durum elbette farklıdır. Gece namazı onların günahlarına kefâret ve bağışlanmalarına sebep olur. Bazı âlimler ise teheccüt namazı denilen gece namazının Peygamber Efendimiz için beş vakit namaz üzerine ilâve edilmiş fazladan bir farz olduğunu söylemişler, bu özel farz ile onun ümmetine olan üstünlüğünün bir kere daha pekiştirildiğini belirtmişlerdir.
Âyette "Ola ki bu sâyede Rabbin seni övgüye değer bir makama ulaştırır" diye belirtilen makâm-ı mahmûd, hamd, minnet ve teşekkürlerini sunma makamı demektir. Bu yüce makam Resûl-i Ekrem Efendimiz'e mahsustur. Kıyamet gününde her ümmet, diğer bir ifadeyle bütün beşeriyet Resûlullah'ın şefaatıyla mahşerdeki o korkunç bekleyişten bir an önce kurtulmak isteyecekler, kurtulur kurtulmaz da ona bu lütuf ve şefâatinden dolayı şükranlarını sunacaklardır. Makâm-ı mahmûd'un, makâm-ı şefaat olduğu söylenebilir.
6. "Vücutları yatak yüzü görmez."
Secde sûresi (32), 16
Vücutlarının yatak yüzü görmediği belirtilen kimseler, geceleyin kalkıp Allah rızâsı için ibadet eden, namaz kılan, dua eden kimselerdir. Bu âyet-i kerîmenin tamamı şöyledir:
"Korkuyla ve ümitle Rablerine yalvarıp ibadet ettikleri için vücutları yatak yüzü görmez. Kendilerine verdiğimiz nimetlerden Allah yolunda harcarlar."
Geceleri kalkıp ibadet eden kimselerin mükâfatı yukarıdaki âyetin devamında (17 numaralı âyette) şöyle belirtilmektedir:
"Yaptıklarına karşılık olarak onlar için kendilerini mutlu edecek ne güzel nimetler hazırlanıp saklandığını bilemezler."
Âyet-i kerîmede bu mükâfatın büyüklüğünü hiç kimsenin tahmin ve hayal edemeyeceği belirtilmektedir. Onun ne muazzam ve erişilmez bir mükâfat olduğunu sadece Cenâb-ı Hak bilir. 1884 numaralı hadiste geleceği üzere Peygamber Efendimiz Allah Teâlâ'nın has kulları için hazırladığı bu mükâfatı hiçbir gözün görmediğini, hiçbir kulağın duymadığını, bu büyük lutfun hiçbir insanın hatır ve hayalinden geçmediğini söylemiştir.
İbadet ve tâatla meşgul oldukları için vücutları yatak yüzü görmeyen bu bahtiyar insanlardan, aşağıdaki âyette şöyle söz edilmektedir:
7. "Geceleri pek az uyurlar."
Zâriyât sûresi (51), 17
Âyet-i kerîmenin baş tarafından itibaren cenneti kazanmış muttakî insanların özellikleri sayılmakta, bu özelliklerden birinin, dünyada iken geceleri teheccüt namazı kılmak için pek az uyumaları, zamanlarını Allah'a ibadet ve dua ile geçirmeleri olduğu belirtilmektedir. Bir sonraki âyette onların bu ibadetlerinin seher vakitlerine kadar devam ettiğine işaretle "seher vakitlerinde bağışlanma diledikleri" söylenmektedir.
Hayatın fâni, ömrün kısa, dünyanın gelip geçici olduğu unutulmamalı, sağlığın ve gençliğin pek çabuk tükenen birer sermâye olduğu göz ardı edilmemelidir. Geceleri kalkıp ibadet ve dua etmek nefsimize hoş gelmediğinden, tembelliğimize kılıf bulmak için bin dereden su getirmekteyiz. Halbuki bize ömür sermayesini lütfeden Allah Teâlâ, başka âyetlere bakmasak bile, yukarıdaki üç âyette, iyi kullarının özelliklerinden birinin geceleri ibadet etmek için yatağını terk etmek olduğunu ifade buyurmaktadır. Rabbim hepimize ibadet zevki nasip eylesin (âmin). | |
| | | | Allah (c.c.) Kuran'da Namaz hakkında neler buyuruyor? | |
|
Subiecte similare | |
|
| Permisiunile acestui forum: | Nu puteti raspunde la subiectele acestui forum
| |
| |
| |
|